top of page

Hieros Gamos | Ümit İnatçı

Inatci talks on his art with the words;

“Like Klee seeking for music in painting on a two-dimensional surface adorned with abstract symbols I too search for music and harmony. The ritualism in paintings and installations can be reconciled with the orphic spirituality. My works are as old and anachronistic as the ancient quest for harmony with nature because I believe that thinking within the boundaries of present time creates a cognitive situation contradictory to art.

Unlike metropolitan intellectuals trapped into the topicality, I make art like a shaman who tries to return to the cosmic unity of the nature. Primitiveness and geometry, intuition and consciousness, subject and object, mystery and clarity, part and whole, suspicion and absolute… Clashing with dualities and like a homo ludens making myself a part of the game, I am trying to prove that all this sublimity is nothing but a role grabbing game”

Lısa Paul Streitfeld wrote on his oevre;

“It is a rare contemporary gaze uniting past, present and future in the moment of the quantum leap, but every aspect of Inatci is the hieros gamos, the sacred marriage of opposites. The hieros gamos was the religion at the Sumerian dawn of human civilization in which writing was invented and the Sacred Marriage Rites were revived in the Cypriot Golden Age before the arrival of the Greeks.  It is precisely this enigma lying serendipitously at the heart of the Inatci oeuvre which illuminates the political folly of annexation and partition

“Hieros Gamos” adını taşıyan sergi enstalasyon ve resim çalışmalarını içeriyor. Mitoloji, tinsellik ve hermetik kapsamlarda sanatın kökenine doğru yolculuk yapan sanatçının sergi metnini Amerikalı yazar Lisa Paul Streitfeld hazırladı. Modernlik ve hermetizm arasındaki ilişki ile Afrodit miti üzerine çalışmaları olan yazar, Ümit İnatçı’nın eserlerini yine bu perspektiften değerlendirdi.

isa Paul Streitfeld kaleme aldığı metinde İnatçı ve sanatı hakkında şunları söyler:

“Her ne kadar Inatçı’nın az rastlanır çağdaş bakışı; hem geçmişi, hem şimdiyi hem de geleceği anlık bir kuantum sıçramasında birleştiriyor olsa da, bu bakış her açısıyla karşıtların kutsal evliliği tanımına denk gelen bir ‘Hieros Gamos’tur. Hieros Gamos; insanlık medeniyetinin Sümer ile aydınlandığı o parlak dönemin dini idi; hani o yazının icat edildiği ve kutsal evlilik ritüellerinin yeniden canlandığı Kıbrıs’ın Altın Çağı’nda, henüz Yunanlıların adaya ayak basmadan evvelki o dönemin. Hiç kuşkusuz ki Enosis ve Taksim (bölünme ve ilhak) ile ifade bulan bu siyasi çılgınlığa ışık tutup ortaya çıkaran, İnatçı’nın tüm üretiminin kalbinde tesadüfi olmayan bir rastlantısallıkla var olan bu esrardır.”

Ümit İnatçı, soyut sembollerle bezenmiş resimlerinde müziği ve armoniyi aradığını belirtir. Ve şöyle devam eder: “Soyutlamalarımda müzikalite ve yazı düzeninde kurgulanmış motifler arasında inşa edilen ritüel resimlerimde, metaforik olarak Hermes ve Orfeus düalizminin yansımasını görebiliriz. Boya resimlerim ve nesne resimlerim her zaman tılsım ve büyüyü çağrıştıran ezoterik bir kurguyu içerirler.” 

Sanatçı kendini ifade ederken şu şekilde tanımlar: “Güncelliğin içine sıkışmış bir metropolitan entellektüeli gibi değil doğanın kozmik bütünlüğüne dönmeye çalışan bir şaman gibi sanat yapıyorum.” İlkellik ve geometri, sezgi ve bilinç, özne ve nesne, gizem ve açıklık, parça ve bütün, şüphe ve mutlak gibi zıtlıkları içeren kavramları işlerinde sorguladığını, ikiliklerle çatışarak tüm yüceliklerin bir rol kapma oyunu olduğunu kanıtlama gayreti içinde olduğunu belirtir sanatçı.

Ümit İnatçı’nın sanatında mistik veya hermetik tarafı, aslında arkaik sanatsal davranışların mimetik şekillenmesinden ibarettir. Sanat eserinde mevcut olan paradoksu ortaya çıkartmaya öykünür. Sanat piyasasının “güncel sanat” adı altında önerdiği entelektüel üretim biçimlerine direnen sanatçı, içinde yaşadığı geçici zaman diliminin değil, insanı da hafızasına kaydeden bütünsel zamanın bir parçası olma çabasındadır daima. Sanatçının deyişi ile: “Benim yolum evrene çıkar; orası ki hem kendimi bulduğum hem de kendimden kaybolduğum yerdir.”

bottom of page