A Day in the Life of Anonymus
Sokakların maskeli yüzlerle dolduğu bu günlerde Art Rooms galeride farklı disiplinlerden çalışmaların bir araya geldiği A day in the life of anonymous Adlı sergi 1 Ağustos'a kadar Salı günleri hariç her gün 12:00-21:00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.
Lütfen maskenizi yanınızda getirmeyi unutmayın.
We are delighted to invite you to the opening of our interdisciplinary exhibition called A Day in the Life of Anonymous, The exhibition can be visited every week day between 12:00-21:00 except Tuesdays.
Don't forget to bring your own masks.
Yüzyıllar önce tiyatro oyunlarında kullanılan maskelerden gelen “persona”, bugün şahsiyet ya da birey olabilmek ile tanımlanıyor. Fakat tiyatroda bir maskeyi takarak, bireyin özgür iradesiyle kendine atfettiği yeni kimlik, günümüz koşullarında bir mecburiyete dönüştü. Maske artık başka bir yüze ve karaktere sahip olmak için değil, yüzsüzleşerek yaşamaya devam edebilmek için gerekli.
Farklı bir var oluşa sahip olmak için kullanılan maskeler, bugün bireyin kendine özgü yapısını silikleştirerek onu korumayı amaç ediniyor. Aynılık yaratan maskeler, farklıları silerken bireye fiziksel olarak yaşama devam edebilme imkanı sunuyor.
“Bir yerde herkes birbirine benziyorsa, orada kimse yok demektir” diyen Foucault’nun ayak izlerinden maskelerimizle yürürken, aslında bizi birey yapan yeganeliğimizi yitiriyor ve herkesle aynı yüze sahip olarak anonimleşiyoruz. Herkes “aynı” olurken, etrafta kimse kalmıyor. Bir başka deyişle fiziksel olarak bizi koruyan maskeler, ruhsal olarak yok oluşumuza sebep oluyor.
“Persona”, which came from the masks used in theatre plays centuries ago, is defined by having a personality or being an individual today. But the new identity that the individual attributes to himself by wearing a mask in the theatre with his/her free will has become an obligation in today's conditions. The mask is no longer necessary to have another face and character, but to continue living without a face.
Today, the masks that were used in order to have a different existence, aims to protect the individual by greying the unique structure of the individual. Masks that create sameness offer the individual the opportunity to continue living physically while erasing the differences.
As we walk through the footsteps of Foucault, who says “If everyone is similar in one place, there is no one there”, with our masks, we lose our uniqueness that makes us individuals and become anonymous with the same face as everyone. While everyone is “the same”, no one is left around. In other words, the masks that protect us physically cause us to disappear spiritually.
Pervin Yiğit
Perde Arkasında Saklı Olan
İnsan olmanın gereği olarak beyinlerimizin standart yapısında, bir düşüncenin aktarılmasında veya en basit bir iletişim esnasında bile, kelimelerden önce görsel imgeler gelir. Bütünlüklü bir algı oluşmadan önce, kelimenin anlamından ziyade, zihnimizde şekiller, harfler görsel olarak canlanır ve bizim onlara yükleyeceğimiz anlam bu süreçten sonra oluşur. Bu konuyu en ilkel düzeyde ele aldığımızdaysa, akla ilk olarak, insanlar arası iletişimin temel araçları olan vücut dili ve mimikler gelir. Öfke, üzüntü, sevinç, utanma vs. bütün bu duyguları yansıtan yüz ifadelerimiz vardır. Ancak bu ifadeler aracılığıyla dışa vurduğumuz sadece hislerimiz değil, aynı zamanda hissetmediklerimizdir de.
Bugün insanlık olarak içinde bulunduğumuz bu durum, metropollerde yaşayan ‘çağdaş’ insanın bilincinde aslında en başından beridir var olan, gerçek duyguları yansıtmamaya dayalı, hatta ucu şahsi menfaatlere çıkan ikiyüzlülük diyebileceğimiz yaklaşımı, kelimenin tam manasıyla gerçeğe dönüştürmüş olabilir. Zira hastalıklardan korunma maksadıyla da olsa, zaten önceden personamızda var olan alt benliklerimizin fiziksel olarak üzerini örtecek materyaller bulduk. Yüzlerimize dair tüm tanıtımları geçici olarak kapattık. Elbette öz görünümünü kısmen kapatan insanın bu hali bununla da kalmadı. Hiç el sıkışmamış, farklı sınıflara mensup kişiler mesafesini korurken, bu olgu araya herhangi bir sınıfsal farklılık koymadan, herkese bir cam duvar inşa etti.
Tüm bu yaşananlar ışığında, aslında hepimizin, diğer insanlarla ilişkiler kurmaya başladığından beri cebinde taşıdığı ve adeta gölgesi gibi yanında gezdirdiği onlarca “X” karakteri, maskeler aracılığıyla vücut bulmuş oldu. Korku ve bilinç bizleri birbirimizden daha mı uzak kıldı, yoksa bu geçici durumu örtbas edici birer benlik mi yarattı bilinmez ama durmayan düşünceler, dizginlenemeyen akıl, her şeye rağmen estetik boyutta farklı kapılar açarak düşünen insanın yaratıcılığına katkıda bulunabiliyor.
Hidden Behind the Curtain
As a necessity of being human, in the standard structure of our brains, visual images come before the words in the transfer of a thought or during the simplest communication. Rather than the meaning of the word, shapes and letters come to life in our minds visually before a complete perception occurs, and the meaning that we attribute to them occurs after this process. When we consider this issue at the most primitive level, the first thing that comes to mind is the body language and facial expressions, which are the basic means of human communication. Anger, sadness, joy, shame, etc., we have facial expressions that reflect all these emotions. However, it is not only our feelings that we express through these gestures, but also those we do not feel.
This situation, which we are in today as humanity, may have literally turned the approach that can be called hypocrisy, which is usually based on not reflecting the actual feelings and is related with the personal interests and from the very beginning, actually existed in the consciousness of the “modern” person living in the cities, into a reality. Though for the purpose of protection from diseases, we have invented materials that will physically cover our lower-selves that already exist in our persona. We temporarily closed/covered all displaying’s/identifications of our faces. Of course, this state of the person who partially closed/covered his/her self-image is not limited only with this. As the people from different classes who never shake hands before kept their social distance, this fact built a glass wall for everyone, without placing any class difference in between.
In the light of all these experiences, dozens of “X” characters, which we all carried around in our pockets like our shadows since we started to establish relationships with other people, have come into existence with these masks. It is not known whether fear and consciousness have kept us more distant from each other, or have created selves obscuring this temporary state, but despite everything, the unceasing thoughts and the unrestrainable mind, can contribute to the creativity of the thinking person by opening different doors in the aesthetical dimension.
Ömer PAKER