Mediterranean Sunset
The memories recorded in our minds are made up of the images of what we have experienced throughout our lives and the feelings evoked by these experiences and images. We remember the things that we have experienced, at times with their naked reality, frequently close to reality and sometimes without any relevance to the reality, since the events we forget, or disremember, over time are re-written differently in our memory before we realize. With the invention of photography, this game of reminiscence played by our minds has come closer to the truth and has embodied and enabled the documentation of our memories.
Using photography as a means of expression of what he sees and feels, Cengiz Bodur creates a documentary of the ordinariness of everyday life. He is presenting his studies of the last three years focusing on people, life and the city (Antalya) with the title Mediterranean Sunset.
The rhetoric whereby cities are likened to living organisms that absorb traces of everything living in them has often been cited. As early as the 14th Century, Ibn al-Haldun established similarities between cities and human beings, stating that "Cities, like humans, are born and die."
Cengiz Bodur's Mediterranean Sunset exhibition draws a correspondence between the transformation of the city and his father's life as a metaphorical expression through photography. The prominent feature of Bodur's photography is the use of light and shadow. The pictures he is taking today manifest themselves both as a representation of the memories lived or never experienced with his father, and also as a travel story.
Hatıralarımız, hayatımız boyunca yaşadıklarımızın zihnimize kaydedilen görüntülerinden ve bu deneyimler ile görüntülerin bizlere hissettirdiklerinden ibarettir. Yaşadıklarımızı bazen salt gerçeklikleriyle, bazen gerçeğe yakın, bazense gerçekle hiç bir alakaları olmadan hatırlarız. Çünkü zamanla unuttuğumuz, hatırlamakta güçlük çektiğimiz olaylar biz farkına varmadan belleğimizde yeniden farklı biçimlerde yazılırlar. Fotoğrafın icadıyla birlikte zihnimizin bize oynadığı bu anımsama oyunu gerçeğe yaklaşmış, somutlaşmış ve anılarımızın belgelenmesine olanak sağlamıştır.
Fotoğrafı gördüklerinin ve hissettiklerinin bir ifade aracı olarak kullanan Cengiz Bodur, gündelik yaşamın sıradanlığının belgesel nitelikteki kaydını oluşturmaktadır. İnsan, yaşam ve şehir (Antalya) üzerinde yoğunlaştırdığı son 3 yıllık çalışmalarını bize Akdeniz’de Günbatımı başlığıyla sunuyor.
Şehirlerin yaşayan bir organizmaya benzetilmesi ve yaşayan her şeyin izini taşıdığına dair söylemler, sıklıkla dile getirilmiştir. İbn-i Haldun henüz 14. Yüzyılda, şehir ve insan arasında benzerlik kurarak “şehirler de insan gibi doğarlar ve ölürler” demiştir.
Cengiz Bodur’un Akdeniz’de Günbatımı sergisi, metaforik bir anlatım olarak şehrin geçirdiği dönüşüm ile babasının yaşamı arasında fotoğraf aracılığıyla paralellikler kurmaktadır. Bodur’un fotoğraflarında öne çıkan ışık ve gölgenin kullanılış biçimidir. Bugün çektiği fotoğraflar kendilerini babayla yaşanmış/yaşanmamış zamanlarla anıların bir temsili ve bir yolculuk hikayesi olarak gösterir.